İNSAN HAKLARI VE POLİS
Ramazan ER[*] |
Günümüz çağdaş dünyasının en güncel konularından biri olan insan hakları olgusu genel olarak; dil, din, ırk, cinsiyet, ekonomik ve sosyal durum gibi,
hiçbir ayırım gözetilmeksizin, bütün insanların yalnızca insan olmalarından dolayı, insanlık onurunun bir gereği olarak sahip olmaları gereken haklar
olarak tanımlanmaktadır. Dokunulamaz, devredilemez ve vazgeçilemez olması bu hakların en temel özelliklerindendir.
İnsan hakları kavramı taşıdığı önem ve değerden dolayı uluslararası belgelerle güvence altına alınmıştır. Bu belgelerin başında Birleşmiş Milletler Örgütü’nce hazırlanarak 10 Aralık 1948 tarihinde yürürlüğe giren ve bu panele anlam ve önemini veren İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi gelmektedir. Birleşmiş Milletlerin üyesi durumunda bulunan Türkiye, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi başta olmak üzere insan hakları alanında birçok uluslararası belgeyi imzalamış ve bazı yükümlülükler altına girmiştir. Demokratikleşme konusunda taviz vermeyen Türkiye, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve AGİT gibi birçok uluslararası örgüte üye olarak bu örgütlerce hazırlanan sözleşmelere de taraf olmuştur.
Kişisel hakları anayasal düzeyde benimseyen Türkiye; insan hakları alanındaki gelişmeler açısından iki konu üzerinde yoğunlaşmış bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; yasaların uluslararası hukuka uyumunun sağlanması, ikincisi ise; insan haklarının eğitim yoluyla tam anlamıyla anlaşılmasının sağlanarak uygulamaya yansıtılmasıdır.
Günümüzde devletler; toplumda huzuru ve düzeni etkin kılma, vatandaşın can ve mal güvenliğini koruma, yasa hakimiyetini ve devlet otoritesini sağlama gibi çok önemli görevler üstlenmişlerdir. Bireysel hakların ve sosyal düzenin korunmasında, devletin en vazgeçilemez organlarından biri olan polis teşkilatına çok önemli rol düşmektedir. Devlet ve millet olarak varlığımızın özgürlükçü demokratik düzen içerisinde her türlü iç tehlikeden uzak tutulması, yargı ve yasa üstünlüğünün sağlanması ve korunması, yurtta huzur ve düzenin sağlanması, vatandaşların canının, malının, ırzının korunması, ilgili yasaların ve diğer yasa hükümlerinin kendisine verdiği görevlerin yerine getirilmesi polisin en temel görevleri arasında yer almaktadır.
Bunların yanında yapay olarak yaratılmak istenen din, mezhep, ırk ayrılıkları, zaman zaman tehlikeli boyutlara varan bölücü ve yıkıcı faaliyetler, ulusal ve uluslararası terörizmin bugün ulaştığı boyut polisin sürekli uğraşmak ve önlem almak zorunda olduğu görevleri arasındadır. Bu zorlu görevin yerine getirilmesinde ise insan haklarına saygı oldukça önemli
bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu çerçevede gerçekleştirilen çeşitli yasal ve idari düzenlemelerle; gözaltı süreleri, avukatla görüşme, etkili soruşturma, nezarethane standartları, teknolojinin kullanılması, eğitim ve benzeri konularda Avrupa Birliği standartları yakalanmış ve bir çok alanda da bu standartların üzerine çıkılmıştır.
Yapılan bu çalışmalar ve düzenlemeler olumlu etkisini göstermiş ve 2000 yılında Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine aleyhine en fazla dava açılan ülke olmaktan çıkmış ve beşinci sıraya düşmüştür. Ayrıca, teşkilatımızdaki olumlu gelişmeler ve düzenlemeler gerek Avrupa Birliği ilerleme raporuna gerekse Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesinin raporlarına yansımıştır.
Polisimiz, hak ve adaletin yanında olarak, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların ve kendi iç mevzuatlarının belirlemiş olduğu standartlar ve koymuş olduğu kurallar çerçevesinde insan haklarına saygıyı hedef edinerek, görevini en iyi şekilde yapma azim ve kararlılığı içerisindedir. Bu amaçla gerçekleştirmeye çalıştığımız faaliyetlerimizde,
insanımızın sesini ve dışarıdan gelen yapıcı eleştirileri dinlerken bir yandan da teşkilatımızın bütün faaliyet ve uygulamalarının standartlara uygunluğu denetlenmekte ve değerlendirilmektedir.
Şu da bilinmelidir ki bazı çevrelerin bilinçli olarak güvenlik kuvvetlerimizi ve asıl hedef olarak da devletimizi yıpratma ve uluslar arası arenada küçük düşürme gayretleri, el birliği ile gerçekleştirilen reform niteliğindeki yenilik ve düzenlemelerle sona erme eğilimindedir. Nitekim Yapılan kamuoyu araştırmalarında vatandaşlarımızın en güvendiği kurumlar arasında Emniyet Teşkilatının en üst sıralarda yer almakta ve bu da vatandaşlarımızın polisimize olan güven ve desteklerini ortaya koymaktadır.