OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA GÖREV YAPAN MUSEVÎ POLİSLER
|
Akın HATİPOĞLU[*] |
Devletimiz ve bizler Osmanlı İmparatorluğunun varisleriyiz, onlar bizim köklerimizi oluşturur ve her ağaç da kökünden beslenir. Ulus devlet karakterinin aksine; imparatorluklarda etnisite kavramı olmayıp, toplumu oluşturan fertleri millet olarak algılamasıdır. Dolayısıyle hizmet alabileceği herkese kapısı açıktır. Becerebildiğim kadarıyla burada Osmanlıya hizmet etmiş İzmirli Musevî meslekdaşlarımızı tanıtmaya çalışacağım.
Rafael ÇİKUREL (Raphael
TCHICOUREL) Efendi (1869
1940)
1869-İzmir doğumlu olan Rafael Çikurel eğitim gördüğü Alliance Israélite Universelle de Fransızcayı öğrenmiştir. 16 yaşındayken İzmir Ceza Mahkemesinde yazıcı olarak çalıştıktan sonra, bir gemicilik şirketinde kontrolör olarak çalışmaya başlar. Daha sonra erkek kardeşini tanıyan İzmir Valisinin tavsiyesi üzerine 25 yaşında polis memuru olur. Fransızcasının yanında ladino (Musevî lerin konuştuğu İspanyol Lehçesi) ve Türkçesi kusursuzdur.
İzmirde başarılı bir çalışma sergiler, bu çalışmalarından bazı örnekler: Alman bir turistin saatını çalan hırsızı derhal yakalar. Hayatı bahasına, bir kadını ve kadının değerli mücevherlerini aynı anda yangından kurtarır. Bu arada polisin uzun zamandır arayıp ele geçiremediği yabancı uyruklu bir suçluyu kapütülasyon mevzuatını da göz önünde bulundurarak- çok temkinli ve diplomatik hareket ederek, zanlının Fransızlara ait Messagerier Gemisi ile yurtdışına kaçmasını önleyip kişiyi tevkif eder. Çalışma temposu ve görev anlayışı, kendisini kısa sürede serkomiserlik rütbesine tırmandırır.
Önceleri vezir daha sonra İzmir Valisi olan Kâmil Paşa, Rafael Çikureli eğitim için İstanbula yollar. Orada Fransadan gelen bir antropologdan, modern antropometrik kimlik saptama yöntemlerini öğrenir ve 1905 yılında da ülkemizdeki bu konudaki ilk kitabı yayınlar.
Merhum kızı Luna Pardonun çocuklarına
anlattığına göre; antropometri yanında parmakizi alma ve tasnif usullerini de yeniden sistematize etmiştir.
Çalışmalarını sürdüren Çikurel, Ağustos-
Yararlı ve başarılı hizmetlerinden ötürü polis memuru olarak girdiği polis teşkilâtında artık Vilâyet Umum Polis Müfettişidir ve 1912 Balkan Savaşı sırasında Beyoğlu (Pera) Çikurelin idaresindedir. Ayrıca kariyeri itibariyle de ülkeye giriş-çıkış yapan gemileri denetlemektedir.
Ancak başarılar aynı zamanda düşmanlıkları da beraberinde getirmektedir. Osmanlı İmparatorluğunun en uzun yüzyılı olarak tanımlanan çalkantı ve belirsizlik döneminden Rafael Efendi de olumsuzluktan nasibini alır, hatta Çakırcalı Mehmet Efe nin himayesinde olduğu iftirasına muhatap olur, çok üzülür.
1940 yılında ölmeden önce emekli olmuştur. Kızı Luna Pardo ölünceye kadar, babasının başkomiser emekli maaşını emekli sandığından almıştır.
Rafael Çikurel özverili hizmetlarinden ötürü; Osmanlı İmparatorluğundan 4. Dereceden Mecidiye Nişanı ve Salise Unvanı (binbaşı derecesinde mülkî bir rütbe). Ayrıca İtalyan Kralı III. Vittoria Emanueleden ve Fransız Makamlarından takdir ve teşekkür almıştır. Ancak maalesef oğlu tarafından muhafaza edilen bu nişan ve madalyalar, eve giren bir hırsız tarafından diğer eşyalarla birlikte çalınmıştır. Dolayısıyla bunları sergileme imkânımız olamamıştır. Ancak Rafael Çikurel, İzmir Polis Anıevindeki fotoğraf ve biyografisiyle onurlu yerini almış olup, kendisini ziyarete gelenleri ve genç polis meslekdaşlarını bulunduğu yerden selâmlamaktadır.
Diğer İzmirli
Musevî Polisler
İsaac HAYIM : Yetenekli bir polis müdürüydü. II. Abdülhamid zamanında; denizaşırı ülkelere göreve gönderilenlerin pasaport ve iletim sorunlarını üstlenmişti, 1906da vefat etti.
Rabeno ESKENAZI: Polis müdürüdür, bu görevini sürdürürken İslâm dinine geçmiştir.
Bensiyon KOHEN. Elie TORANTO, Marco ALAZRAKI, Joseph COHEN, Nissim ARIAS polis teşkilâtında çalışan diğer isimlerdir.
Mahmut Şevket Paşaya su-i kast yapıp kaçan bir grup, Beyoğlunda polisle silâhlı müsademeye girmiştir. Polis şeflerinden Samuel Efendi yaralananlar arasındadır.
SONUÇ: Çok millî gibi görünen mesleğimize dedelerimiz zamanında çok farklı kaynaklardan gelip, başarılı hizmetleri ve kalıcı katkıları olan meslek büyüklerimizi dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştım. Ancak Yahudilerin dışında kültürel açıdan bize yakın olan ve imparatorluğun önemli bir unsurunu oluşturan Ermeni ve Rum Polislerin de araştırılması ilginç olabilir diye düşünüyorum.
Alt-kimlik veya hiçbir detaya aldırmaksızın sadece liyakata göre istihdam yapan ve başarıyı alkışlıyan ve zaman-zaman bu anlayışın özlemini çeken bizlerin, Osmanlıdan öğreneceği birşeyler yok mu? Peki siz ne dersiniz?
Kaynakça: İzmir Yahudileri Henri Nahum
İletişim Yay., İst.-2000
TEŞEKKÜR: Yurdumuza bağlılığı ve her zeminde -özellikle de yurtdışındaki Musevî Medyası aracılığıyla- Ermeni Sorunu gibi haklı tezlerimizi yabancı kamuoyu önünde savunan fahrî propagandistimiz ve Rafael Çikurelin torunu Sn. Sitami ÖZDİL e verdiği bilgi ve belgelerden ötürü şükran borcum vardır.