19 Mayıs 1919  ve Gençlik Üzerine...

 

Remzi KOÇÖZ[*]

 

“Ben 1919 yılı Mayıs ayı içinde Samsun’a çıktığım gün, elimde maddi hiçbir güç yoktu. Yalnız büyük Türk Ulusunun Soyluluğunda doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir güç vardı. İşte ben bu Ulusal güce, bu Türk Ulusuna güvenerek başladım.”                                                      M. Kemal Atatürk

                                                   

 

19 Mayıs 1919’ un 85. yıldönümünü kutluyoruz. 85 yıl önce bugün M. Kemal Paşa ve arkadaşları 3. Ordu Müfettişi olarak Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan maceralı bir yolculukla Karadeniz’e yola çıkarlar. 3 gün 3 gece Karadeniz’in azgın dalga ve fırtınaları ile boğuştuktan sonra 19 Mayıs günü sabahı Samsun’a ayak basarlar. Samsun ve çevresindeki Rum çetelerce yapılan saldırı ve katliamların Türklerin aksine Pontus güçlerince gerçekleştirildiği ortaya çıkar. İşgalci güçler, yaşananların aksine azınlıkların saldırı ve talana uğradıkları propagandası yaparak kendi açıklarını gizlemeye çalışır. Daha doğrusu yavuz hırsız ev sahibini bastırır hesabı...

Samsun ve çevresindeki incelemeler sonrası Havza’ya geçilir. 21/22 Haziran tarihlerinde Amasya’da “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolası ortaya atılacaktır. Ardından Tokat, Sivas-Erzincan-Erzurum yolculuğuna çıkılır.

 

19 Mayıs 1919, Türk Tarihinde  “Kurtuluş Destanı”nın yazılmasında, “Kutsal Yürüyüş”ün  başlangıcı, kilometre taşı olmuştur. 19 Mayıs 1919 gününün sabahında Samsun’da doğan güneş,  Amasya’da “Ya İstiklal Ya Ölüm“ olarak şekillenerek ilki Erzurum’da, ardından Sivas’ta gerçekleştirilecek olan Kongrelerin sonucu Ankara’da Büyük Millet Meclisi’nin açılışı ile “Egemenlik, Kayıtsız  Şartsız Ulusundur” şeklinde hayatiyet kazanacaktır. Sonrasında işgalci güçler, “Misakı Milli “ olarak vücut bulan topraklardan,  Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası  kovularak bağımsızlığa kavuşulmuştur. Samsun’da yakılan 19 Mayıs Ateşi yeni Türk devletinin kuruluşuna, ardından da Cumhuriyete ışık tutmuştur.

 

19 Mayıs, Mustafa Kemal’in  yeniden doğuşudur. 19 Mayıs Türklerin tarih sahnesinde yeniden dirilişidir.

 

Türk Kurtuluş Savaşı, Büyük Önder Atatürk’ün  “19 Mayıs 1919 Pazartesi sabahı Samsun’a çıktım” sözleri ile başlar ve Kurtuluş sonrası büyük önder 19 Mayısı Türk Gençliğine ‘Bayram’ olarak armağan eder. “Gelecek günlere bağladıkları umutla kaynayıp coşan gençler, taze ve temiz canlarını, memleketi kurtarmak için bağışladılar!” Çanakkale’de, Kütahya’da, Dumlupınar’da, Sakarya’da, İnönü’de ve diğer cephelerde Anadolu gençleri, bu toprakların bağımsızlığı uğruna kanlarını, canlarını verdiler. Çünkü o günkü genç kuşak ‘Kurtuluş’ için şehadet mertebesine ulaşacak, hem onlara olan borç hatırlanacak, unutulmayacak, hem de gelecek kuşaklar onurlandırılacaktı.

Türk gençliği kendisine armağan edilen gençlik bayramını, hafta olarak yurdun dört bir yanında her yıl coşku ile kutlamaktadır. Lise ve yükseköğrenim çağımızda Ankara 19 Mayıs stadı Gençlik Bayramını kutladığımız ismiyle örtüşen bir alandı. Her yıl Samsun’dan yola çıkarılan bayrak gençlerin omuzun da Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan, Erzurum güzergahını dolaşarak, Erzincan,  Sivas, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir üzerinden Ankara’ya, 19 Mayıs stadındaki törene ulaştırılır. Bu bayrak seremonisi, Türk gençliğinin Atasına, cumhuriyete ve ulusal değerlerine olan bağlılığının sembolik bir göstergesidir. Asıl olması gereken, çağdaş uygarlık yürüyüşünde neler yaptıktan öte bundan sonra neler yapmamız gerekir ve neler yapabiliriz olmalıdır...

 

Büyük önder Atatürk’ün  bizlere yazılı olarak bırakmış olduğu eseri “Söylev”i bitirirken Türk gençliğine olan inancını, bayram armağanını, Gençliğe Hitabe’yi her okuyuşumuzda  özellikle gençlere verilen değer ve güvenin hiçbir ülkede, hiçbir lider tarafından gençliğinin ruhu bu kadar okşanmamış, gençlere bu kadar değer verilmemiştir. Aksine Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk Gençliğine emanet ederek onlara olan değeri ve güveni, önemi ortaya koymuştur.  

 

Türk Gençliği kendisine emanet edilen cumhuriyeti geleceğe, sonsuza taşımak için daha çok çalışmak zorunluluğundadır. Yükü ağırdır. Çağdaş uygarlık hedefine yürümekle varılamayacak. Koşmak gerek... Hem de en hızlısından, en uzunundan koşmak; en engellisinden atlamak, en yükseğini aşmak gerek... Büyük önderin “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır. Çalışkan olmak!” sözlerine kulak vermek yetecekti.

Ata’mızın “Bütün ümidim gençliktedir.”  Sözü ile artık 19 Mayıs, tarih ve takvim olarak Türk gençliği ile içice geçmiş, özdeşleşmiştir. Bu nedenle 19 Mayıs ruhu, Türk Ulusu ve Türk Gençliği nezdinde sonsuza dek yaşayacak, yaşatılacaktır.

Atatürk, yıllar öncesinden geleceği görerek yeni kurmuş olduğu cumhuriyeti gençliğe emanet ederken, onlara yatırım yaparak geleceği güvence altına almak istemiştir. Onların iyi yetişmesi, çağdaş bir kuşak olması için ülkenin aydınlarını-eğitmenlerini seferber ederek Milli Eğitim hamlesini başlatmıştır. Cumhuriyeti geçlere emanet ederken yöneticilere ve özellikle eğitimcilere ;

“ Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.”

“Cumhuriyet; fikren, ilmen, bedenen kuvvetli, karakterli muhafızlar ister.”

“Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.” sözleri ile yarınlara ışık tutmuştur.

 

Gençlik ile ilgili çok değişik sözler aktarabiliriz. Sözlerden öte uygulamada gençlere aktarılanlar üzerinde asıl durmamız gereken konu olacaktır. İnsan yaşamında dönem olarak, biyolojik evriminde süreç olarak gençlik önemli bir geçiştir, devredir. Bu dönemin sağlıklı yaşanması o kişi için olduğu kadar, o ülke içinde çok önem arz edecektir. Genç kuşağın dinamizmini bilgi toplumu ile örtüştüren ülkeler-toplumlar şimdiden geleceği kazanmış olacaklardır.

 

19 Mayıs ruhunun,  21. yüzyılda da Türk Ulusu ve Gençliğinin önünde meşale olarak nesilden nesile aktarılacağı inancıyla; “Gençliğe Hitabe”nin giriş bölümünü yeniden anımsayarak nice 19 Mayıslara…

 

“Efendiler,

Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felâketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.

Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza      ve müdafaa etmektir.”            

 



[*] 2.Sınıf Emniyet Müdürü, Hukuk Müşavirliği.